hover animation preload

Yalnızlıklar
by shadow in



Hasan Ali Toptaş'ın ilk kez yayımlanan yapıtı Yalnızlıklar, bir yalnızlıklar atlası, alfabesi, sözlüğü. Bu sözlüğün bir maddesinde "kendimizi alıp kaçtığımız dilsiz bir at" oluyor yalnızlık. "Yelesi bakışlarımızda savruluyor, nal sesleri duruşumuzda." Diğerinde hem yazıyor, hem okuyor ama kelimeleri yok. Çünkü "bütün kelimelerden oluşmuş bir kelime" o. Sonra "ölülerin dönüp dönüp bizde yaşaması" oluyor. Ya da öldürmek nihayetinde. Hasan Ali Toptaş'ın kelimelerin sınırlarını genişlettiği, okurun gözüne kelimelerden sinema kareleri sunduğu bir yapıt Yalnızlıklar.
Comments (0)

Ölü Zaman Gezginleri
by shadow in



Zamanın ve mekânın sonsuzca çeşitlendiği ve bu gelgitler içinde yok olduğu, hayalle gerçeğin, yaşamla ölümün birbirinin içinde eridiği öyküler bunlar. Var mı yok mu bilemediğiniz, zamanın hangi boyutunda, hangi köyün, hangi kentin hangi sokağında olduklarını kestiremediğiniz kadınlar, erkekler, garsonlar, bekçiler, köpekler; zamanda gezen ve gezdikleri yerlerde boşluklar bırakan, şöyle ya da böyle hep var olan gezginler...Hasan Ali Toptaş her kelimeyi ağırlığına, kokusuna, tadına göre seçerek yerleştirdiği öykülerinde, okuru kendi iç dünyasında, öncesi ve sonrasıyla zamanda ve dilin büyülü atmosferinde doyumsuz bir gezintiye çıkarıyor.
Comments (0)

Kayıp Hayaller Kitabı
by shadow in


"Yüzyılın son çeyreğindeki Türk edebiyatının birkaç kilometre taşından biri Hasan Ali Toptaş. O bir kurgu-dil sanatçısı; ödün vermez bir biçim ustası; yirminci yüzyıl edebiyatının vardığı çizginin en uç noktası." -Yıldız Ecevit Küçük bir kasabadaki eski bir aşkın izlerini takip eden okuru, duvarları hayallerden oluşmuş bir labirent bekliyor "Kayıp Hayaller Kitabı"nda.
Comments (0)

Gölgesizler
by shadow in


Bir köyde aniden birileri kaybolur, ama bu öyle bir kayboluştur ki sanki buharlaşmış ya da yer yarılmış içine düşmüşlerdir... Cıngıllı Nuri, Güvercin, onları aramaya kente kadar giden Muhtar, aklını yitirip kar neden yağar diye sorup duran Cennet’in oğlu, tıraş bıçağı almaya gidip kaybolan berber çırağı... Düşle gerçek olanın birbirine karıştığı, neredeyse şiire varan melodik bir üslupla yazılmış bir “kayıp insanlar, kayıp hayatlar” öyküsü Gölgesizler; “ruhu daralmış” insanların, “birdenbire derisi dar gelmiş bedenine; elleri kollarına, ayakları bacaklarına uymaz ve gözleri görmesine yetmez olmuş” insanların, kendilerini ve aynadaki diğer insanları arayışlarının öyküsü. Gölgesizler, gerçeküstü anlatımı ve sınırlarda gezinen olağanüstü dili ile tüm okurları kavrayacak, zorlayacak, şaşırtacak ve zenginleştirecek bir roman.
Comments (0)